Etiyopya kökenli olduğu düşünülen kahve bitkisinden elde edilen meyvenin, bir içecek olarak ilk kez on beşinci yüzyılda, Yemen’de tüketildiği biliniyor. Dilimizdeki ve kültürümüzdeki birçok deyiş sayesinde de bunu tahmin edebiliyoruz zaten. Yüzyıllar içinde tüm dünyaya yayılan kahve, farklı coğrafyalarda farklı hazırlama ve tüketim tekniklerinin gelişmesiyle hemen hemen her yerde farklı bir kahve kültürünün ve geleneklerinin oluşmasına neden olmuş..
Size dünyada tüketilen yüzlerce bambaşka kahve çeşidi varmış gibi gelmesi normal, fakat tüm bu çeşitliliğin ve varyasyonların temelinde aslında dört ana çekirdek yatıyor: Arabica, Robusta, Liberica ve Excelsa çekirdekleri…
Kahve Enerji Seviyesini Artırır Kahve, insanların daha az yorgun hissetmesine ve enerji seviyelerinin yükselmesine yardımcı olabilir. Bunun sebebi ise kahvenin kafein içermesi. Kahve içildikten sonra, kafein kana karışır ve oradan beyne gider. Birçok çalışma kahvenin, hafıza, ruh hali, uyanıklık, enerji seviyeleri, tepki süreleri ve genel beyin işlevinin çeşitli yönlerini geliştirdiğini göstermektedir
Metabolizmayı Hızlandırır
Yapılan araştırmalar, kahve içmenin metabolizmayı hızlandırdığını ve yağ yakmaya yardımcı olduğunu ve böylece kilo vermeyi olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Kafein, sinir sistemini uyararak yağ hücrelerine sinyal gönderilmesine neden olur.
Depresyon Riskini Azaltır
Depresyon, uyku, yemek yeme veya çalışma gibi günlük aktiviteleri etkileyen ciddi bir duygudurum bozukluğudur. Çalışmalar, artan kahve tüketiminin depresyon riskini azalttığını söylüyor.
Beyni Korur
Yapılan birçok araştırma, kahvenin içinde henüz ne olduğu belirlenemeyen bir maddenin Alzheimer hastalığını önlediğini söylüyor. Günde 4 veya 5 fincan kahve tüketmek, hastalığın oluşumunda rol oynayan beta amiloid birikimini azalttığı ve böylece alzheimera karşı bizi koruduğu tahmin ediliyor.
Bizler de size, Robert’s Coffee Riviera olarak en kaliteli kahve çeşitlerini, en keyifli şekilde sunmayı seviyoruz.